Engelli bireylerin izole edilerek, toplumdan soyutlanarak eğitim almalarını isteyen,bir çocuğu kurtarmak için otuz kırk çocuğu feda ediyoruz diyen insanlara sesleniyorum. Bu tür insanları bayanları da esefle kınar. Adı kaynaştırma olan eğitimin sisteminin sadece bizim çocuklarımızın sosyalleşmesi ve yapabiliyorsa eğitim kalitesini yükseltmek olduğunu sanıyorsan, farkında değilsen, bunun kesinlikle en doğrusu olduğunu iddia ediyorsan, şiddetle savunuyorsan ve bilgilendirilmene rağmen hiç utanmadan bildiğini okumaya devam ediyorsan lütfen gel konuşalım. En çok kullandığın ”Senin çocuğunu düşünüyorum, bu okulda hiç bir eğitim alamayacak, uyum sağlayamayacak. Gitsin kendi okullarında eğitim alsın bir şey öğrensin. ” bahanesinin ardına saklanmadan konuşmak ister misin?
Bilmiyorsan ve ya eksik bilgiye sahipsen öğrenmeni istediğim ilk şey şu; bizim çocuklarımızı ayrıştırılmış okullara göndererek eğitim verirsen, çocuğunu uzak tutarsan, seninki sınıfta çığlık atıyor benim çocuğumun psikolojisi bozuldu der idareye dilekçe verirsen, benim çocuğumun kaybettiğinin on katı sen ve çocuğun kaybedeceksin. Neden mi? Toplumun içinde farklı çocuklar ve bireyler her zaman vardı ve var olmaya devam edecek. Senin çocuğun normal/yüksek sosyal ve bilişsel zekaya sahip diye gurur mu duyuyorsun, duy fakat çocuğun bu toplumun farklılıklarına saygı duyamıyor diye telaşlan, eğitimini ver. Çünkü benim öğrencim senin sınıfındaki 30 kişiden birinin kardeşi, teyzesinin kızı, amcasının oğlu, komşusu, belki ileride torunu ve hatta annesi olabilir.
Bir topluma, farklılıkları olan insanlarla yaşamayı öğretir kaynaştırma eğitimi, ÇOCUKLARINIZIN çocuklarımıza ihtiyacı bu yüzdendir. Sokakta, okulda, otobüste görüp kaçındığın, huzursuz olduğunu hissettirdiğin, görmezden gelmeyi çok istediğin fakat baş edemeyip her tür aşağılanmaya maruz bıraktığın benim farklılığı olan bireyim değil senin kendi cahilliğindir. Ailene böyle bir birey gelinceye kadar bilgisizliğinle yüzleşmekten kaçmayı tercih edebilirsin, kırdığın ben olurum, öğrencim olur, velim olur evet. Ben üzülürüm, öğrencim üzülür, velim üzülür ama unutma fark ettiğinde, okullarda,sokaklarda,evinin içinde dışlandığında, aynı acıyı sen de yaşadığında daha çok üzülürsün. Çocuğunu, eşini, dostunu, komşunu bilgilendir bu hayatta biz de varız, tüm farklılıklarımızla senin kadar hak sahibi senin kadar eşitiz. Kabul edip etmemen umrumda değil çünkü ben birlikte yaşamanın bir çok yolunu biliyorum. Zorladığın gibi beni yasalar da seni zorlayabilir.
Farklılıklarla yaşamayı öğretmek için, kendi bilgisizliğine yavrularını da sürükleyenlere, sınıflarına öğrencilerimizi almayanlara, sokakta çocuğunu al git, ona bir şeyler öğret öyle çık sokağa diyenlere, Avrupa’da bu çocuklar özel okullarda kaliteli eğitim alıyor diyenlere gerçeği hatırlatın lütfen. Acıyarak, toplumdan soyutlayarak, ailesini utandırarak ve ya tam tersi yücelterek, dini duygularla sömürerek bir yere gitmiyor bu işler. Toplum olarak farklılıkları kabul edip mutlu yaşamayı öğren, öğret. Beni yormaktan vazgeç, bilgisizliğinle bizi suçlama, soyutlama,oyalama.
Senin hiç bir zorluk yaşamadan başladığın okulların kapılarında bekleyen aileleri görmezden gelme. Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsan şikayet edip dilekçe vermek yerine önce empati kur. Bir sonraki adımın rehberlik servisi, özel eğitim öğretmeni, öğrencinin ailesi olsun. En son da idarecilerin kapısını sen çal ama bu çocuk bu okuldan gitsin diye değil. Bu çocuğun bu okula daha huzurlu ve mutlu devam edebilmesi için neler yapılabilir şeklinde bir öneri listesi yazsın dilekçende. Sınıfındaki diğer velilerle Whatssapp yazışmalarında, mesajlarda, okul kahvaltılarında özel çocuğun ailesine destek olmak için çaba göster çünkü Ayşe hanımın yerinde sen oğlu Arda’nın yerinde oğlun Ali olabilirdi. Başına gelmediği için görmezden gelmeye devam edersen oğlun Ali’nin çocuğu aynı durumla karşılaştığında yeni bir yolu yürümek yerine Ayşe Hanımın geçtiği yoldan yürümek zorunda kalırsın. Yani bizim gibi çocuklar ve aileler ile birlikte yaşayabilmek için gerekli koşulları birlikte oluşturmalıyız.
Çok kavgacı bir uslupla mı yazdığımı düşünüyorsun bu yazıyı ? Evet, haklısın oldukça kavgacı bir ruh ile yazıyorum çünkü yıllardır aynı yoldan yürümek zorunda kalmış bir çok aile ile bir aradayım. Elimden geleni yapmanın gayreti içerisindeyim ve hep şunu düşünür veli eğitimlerinde ailelere şunu derdim ”Başınıza gelene kadar bu kadar çok engelli bireyin varlığından haberdar mıydınız? Hayır. Daha önce otizm kelimesini duymuş muydunuz? Hayır. Bir çocuk sokakta yürürken ani bir hareketle kulağınızdaki küpeye, belinizdeki kemere, elinizdeki yiyeceğe uzanıp almaya çalışsa önce şaşırır sonra da kızgınlık duymaz mıydınız? Evet. Yani önemli olan bilgilendirmedir ve yaşantıya dahil etmektir.İlk işimiz insanları bilgilendirmek ve çocuklarımızla diğer çocukların aileleri ne yapıyorsa onları bir bir yapmak.”
Bilgi sunmak kolay iş ama yaşantıya dahil olmak kolay bir süreç değil işte bu nedenle her yıl normal okullarda birinci sınıf velilerine ve öğrencilerine özel hazırlanmış sunular, video ve görsellerle desteklenen çalışmalar ve dramalar yaptırmayı görev edindik. Kaynaştırma eğitimi başlamadan önce sınıfı ve o sınıfın velilerini buna hazırladık. Görevimiz olmadığı halde kaynaştırma sınıflarında gölge öğretmenlik yaparak çocukların sınıfa uyum sürecini kolaylaştırdık. Yeri geldi veliler, öğretmenler ve idareciler konusunda sıkıntılar yaşadık. Çocukların var olan haklarının sınırlandurılmasına karşı koyduk ufak tefek küslükler yaşadık.
Bireysel eğitim planlarına bir çok amaç yazıp ailelerin bile sokaklara çıkamayız birden gözümüzün önünden kaybolur dediği çocuklarının dördünü de alıp dolmuşa bindik, restoranlara, kafelere,tiyatroya, sinemalara, marketlere gittik. Sadece bizim çocuklarımız BEP’lerinde yer alan amaçları öğrensinler diye mi ? Elbette hayır. Bir şeylerin farklı oldığunu anladıklarında gittiğimiz restoranın önce garsonları sonra müşterileri birer birer gelip çocuklar hakkında bilgi almak istedi, çocuklarla istemeden de olsa vakit geçirdi. Uzaktan göz ucu ile bakan bile kafasındaki pek çok ön yargıyı, sorunu, acıma ve merhamet veya nefret dolu bakışlarını yeniden yeniden sorguladı. Kimseye gidip de restoranda bildiri dağıtmadık, bas bas biz de buradayız diye haykırmadık sadece olması gerektiği gibi bir masa seçtik oturduk ve keyifle vakit geçirdik. Çok mu kolaydı değildi elbette yerlerden çatal topladık, büfe önlerinden izinsizce alınıp ağza atılan şekerin,dökülen eşyaların parasını ödedik uzun uzun hesap verdik.
Belki bir çocuğun annesi veya babası olsam tüm bu etkinlikleri yaşarken hissettiğim dışlanmışlık, ötekileştirilmişlik ve öfke hissi yüreğime oturur bir daha sokağa bile çıkmazdım diye düşündüm bazen fakat öyle güzel insanlar da vardı ki. Bir çok bankanın olduğu kalabalık bir sokakta bulunan yön haritasında, çocuklarla sabahın erken saatlerinde yönleri öğrenirken her doğru adımda çılgınca çocukları alkışlayan, öğrenme için motivasyon veren amcalar, teyzelerle karşılaştık. Ödül sistemimizi tüm iyi niyetiyle bozmaya çalışan bu da benden olsun deyip patlamış mısır, kestane, balon alıp getiren çocuklara veren insanlar.
En güzeli ise biz eğlenip öğrenirken onlarında bize katılması, izlemesi ve sokakların bu çocuklarında hakkı olduğunu anlaması oldu. Evet bir çok kez sokak ortasında gezerken, ders yaparken avazım çıktığı kadar ağlamak istedim, bilmem kaçıncı sabah seansı sinemasında ilk defa yerinde oturarak film izleyen bir elinde patlamış mısır bir elinde kola olan bu çocuklarla şu an yaşadığımız an gerçek mi diye birbirimize baktığımız öğretmen arkadaşımla.
Bir resim sergisi açabilmek, bunu farklındalık etkinliği olarak planlamak ve bir çok STK’nın bu etkinliğe katıldığını görmek güzeldi. Yine okulların yıl sonu gecelerinde sahnede dört minik adamın heyecanla sıranın gelmesini beklemesi, kaynaştırma sınıfından kendi seçtikleri arkadaşları ile el ele tutuşup dans etmesi, tüm salonun bu gurur verici anı ayakta alkışlaması dünyalara bedeldi. Demek ki oluyormuş demiştik tüm olumsuzluklara rağmen bir kaç veli destek olunca idareciler daha ılımlı olunca bir şeyler yoluna girebiliyormuş. Her şey emek istediği gibi bu iş de emek ve birlikten kuvvet doğar yasasına bağlıymış. Çocuklar sahneden indikten sonra günlerce kaynaştırma sınıfındaki normal gelişim gösteren çocuklarının özel eğitim sınıfındaki arkadaşlarıyla aynı sahneye çıkmasına izin veren bu gönlü güzel ailelerine teşekkür ve dualar ettik. Onlar işin büyük kısmını başarmışlar ve bize destek olmuşlardı.
İşte bu kadar basitti. Çocuklarımızın elinden tutan arkadaşları, farklı olan çocukların elini tutmanın onlarla arkadaş olup dans etmenin onur kırıcı olmadığını, alay konusu yapılmayacağını bildiler. Aileleri göz yaşları içinde izledi çünkü çocuklarının bu ruhu kazanmalarından mutluydu. Müdürümüz o akşam çok güzel bir konuşma yaparak yine müthiş bir farkındalık etkinliği yaptı. İşte her şey bu kadar zor bu kadar basitti.
Lütfen korkma kaynaştırma eğitimi yalnızca bizim değil senin de umudun. Kalp her zaman doğru sesi verir yeter ki sen dinlemesini bil.
Sınıfında, evinde, marketinde, restoranında, parkında, sokağında biz de varız görmezden gelme yanımıza gel.Bizimle olduğunu bilelim. Hiç bir şey yapamazsak beraber sevis bekleyelim, markette göz göze gelince gülümseyelim. Ben hazırım peki ya sen?
Sizi tebrik ediyorum sevgili meslektaşım. Umarım herkes okur ve paylaşır .. Kanayan yaralarımıza merhem değerinde bir yazı. . #suskunluğundili facebook sayfamda paylaştım. Saygı ve sevgilerimle. .
Teşekkürler Ayşe hanım. Umarım kaynaştırma eğitimi ülkemizde doğru adımlarla uygulanır ve öğrencilerimiz hiç bir zorlukla karşılaşmadan eğitim hayatlarına devam eder.
Türkiye’nin en yeni online alışveriş sitesi olarak emin adımlar yoluna devam eden binlerce kategorisiyle her zaman fark yaratmak yolunda bir numara oturmayı hak ediyor gece milanoda fantezi giyim kategorisini tanıtım yapıyoruz destekleriniz için teşekkür ederiz