Son dönemlerde bazı platformlarda, sosyal medya gruplarında, veli görüşmelerinde sıkça öğretmenlere yapılan haksız ve asılsız eleştiriler için yazdığımız bu yazıyı lütfen dikkatle okuyun.
Öncelikle dikkatimi çeken ve bir çoğunuzu uyarmak istediğim ilk şey ”Bana göre bu şudur … ” diye başlayan cümlelerin hakaretler ile sonlanması. Yetişkin ve uygar insanlar gibi konuşup anlaşmak var iken bir alev topuna dönüşen öfkeli kelimelerimizin nereye gittiğini bilelim. Doğruyu savunacakken yanlış bir üslup kullanmak ve ben haklıyım hakkımın ispatı için her yol mübahtır anlayışını bir kenara bırakın. Eğer öfkenize yenik düşer ve insanların onuruna, kişiliğine ve mesleğine hakaret ederseniz haklı iken haksız konumuna düşer karşı tarafın size dava açmasına uygun zemin hazırlarsınız.
İkincisi ise öğretmenler de insan ve onlar da kusursuz, hatasız muhteşem varlıklar değiller. Öğretmenler hata yaptıklarında hemen bu insan olamaz, öğretmenliği hak etmiyor, meslekten atılsın nidalarınızın ne kadar doğru ve etik olduğunu düşünelim. Sizler çocuklarınızı büyütürken hata yaptığınızda insanlardan ”her anne babanın bunu biliyor olması gerekir, o da anne mi/ bu da baba mı? Çocukları ellerinden alınsın. ” cümlelerini duyarsanız dehşete kapılmaz mıydınız ve elbette bu cümleler ne kadar etik olurdu?
Öğretmenleriniz onlarca yıl okuyor, eğitimler alıyor evet ama bu her durumda ellerinde sihirli değenek olduğu ve her koşulda doğru tepkiyi verip çözüm bulan insanlar olduğu anlamına gelmiyor. Öyle olmayı hepimiz isterdik, karşılaştığımız her olumsuzlukta bizi zora sokan çaresiz bırakan her durumda çözüm üretebilmeyi, öğrencilerimizi doğru yönlendirmeyi bizler de arzuluyoruz. Bu durumun pek çok nedeni var yani bu çözümsüz kaldığımız ve ne yapacağımızı bilemediğimiz durumların sebebini açıklayan.
Üzülerek söylemeliyim ki öğretmenleriniz uygun koşullarda çalışamıyor çocuklarınız uygun koşullarda eğitim alamıyor. Özel eğitimde yeni ve güncel uygulamalardan hizmet içi eğitimler yetersiz olduğu için, özel eğitim yöntem ve tekniklerinin çoğunun yüksek meblağlar ödenerek alınabilen uygulayıcı lisanlı eğitimler olduğu için her öğretmen kendini geliştirme fırsatı bulamıyor. Bu tıpkı sizin çocuklarınızı bu lisanslı programlar ile eğitim veren paralı kurumlara gönderemiyor oluşunuz veya şehrinizde bu eğitimleri veren kurumların bulunmaması ile aynı. Sizinkinin adı çaresizlik oluyorken öğretmenlerin ki ise ne biçim öğretmen hiç bir şey bilmiyor oluyor.
Her öğretmen kendini geliştirmek ve öğrencileri için en uygun eğitim yöntemlerini bilmek ister fakat kendi ilinde veya iline yakın bölgelerde bu eğitimlerin verilmiyor oluşu, eğitimlerin tek kurunun dahi fiyatının bir aylık maaşından yüksek oluşu gibi sebepler ile çaresiz kalabilir. Özellikle hizmet içi eğitim denilen, devlet okullarında çalışan öğretmenlerin taleplerini karşılamayan eğitimler öğretmenleri kısır bir döngüye sokmaktadır. Üniversitelerde alınan eğitimler oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle son dönemlerde engelli bireylerin haklarını geliştirmek için çabalayan platformların yüksek sesle dile getirdiği üniversitede özel eğitim bölümlerinin acilen daha verimli hale getirilmesi çağrısının da sebebi budur. Sizin öğretmenlerinizin her konuda verimli ve çözüm üreten olmasını istediğiniz gibi her öğretmen de aynı şeyi kendisi için ister. Öğretmenlerinizin bu konudaki çabalarını görmezden gelmeyin lütfen.
Bir diğer konu ise öğretmenlerinizin çalıştıkları okullarda ve sınıflarında uygun eğitim materyalleri olmayabiliyor. Ayrıca çoklu engelli olan çocuk ve ailelerinin yaşam kalitesi standartlarını arttırmak için habilitasyon ürünlerine sahip olmayan okullar var. Öğretmenler özel eğitim okullarında ve sınıflarında gerçekten ama gerçekten imkansızlıklarla mücadele ediyor. Öyle ki sınıflarımız için pek çok materyali okulların bütçesi olmadığından alamıyor kullanamıyoruz. Bu da eğitimin aksamasına, eğitim kalitesinin düşmesine neden oluyor. Özel eğitim materyalleri gerçekten pahalı ürünler pek çok öğretmen arkadaşımızın kendi imkanları ile bu materyalleri satın almaya çalıştığını satın alamadığında ise elindeki imkanlar ile kendisinin üretmeyi denediğini görüyoruz.
Özel eğitim okullarının içerisinde mutlaka uygulama odası, spor odası, duyu odaları, müzik odası, is uğraş terapi odaları olması gerekiyor. Ne yazık ki devlet okullarının pek çoğu bu şekilde planlanmamış ve maliyeti yüksek olduğundan da bu sınıflar açılamıyor. Bu durum da dört duvar arasına sıkışmış çocuklarımızın yoğun davranış problemleri sergilemesinin en büyük nedenlerinden biri. Uygun olmayan koşullarda öğretmenlerinizden ve çocuklarınızdan mucevi gelişmeler bekleyemezsiniz, bu gerçekçi bir istek, ulaşılabilecek doğru bir plan olamaz. Öğretmenler ve idareciler yine kendi çabaları ile öğrencilerin yaşam kalitelerini arttıracak aktiviteler planlıyor bütçe oluşturup kıyısından köşesinden uygun eğitim ortamları yaratmaya çalışıyor.
Veliler olarak bunların farkına varmanız çok önemli. Öğretmenleriniz ile birbirlerinizi anlamaya çalışırsanız beraber hareket etmeyi birbirinize hakaret etmeye tercih edersiniz. Eksikliği ve yaşanan olumsuzlukları sadece öğretmene yıkmanız etik bir davranış değil.
İzlediğiniz vidyolar, paylaştığınız haberler için yorum yapmadan önce biraz düşünün lütfen. Şiddet asla kabul edilebilecek bir şey değil. Her ne olursa olsun şiddet gösteren kim olursa olsun mutlaka sorgulanmalı,süreç gerektiği gibi işlemeli, çocukların hakları korunmalı. Peki içeriğinde şiddet olmayan ama öyleymiş gibi gösterilen, size bu şekilde yansıtılmaya çalışılan ve sizin de hemen çocuklarımıza haksızlık edenler ….. olsun diye tepki gösterdiğiniz olaylar için ne denmeli?
Geçen senelerde bir vidyoda yıkıcı davranış problemi olan, kendine ve arkadaşlarına zarar veren bir çocuğu öğretmen sakinleştirmeyi deniyor, çocuğa sakince telkin vererek bu davranışlarının önüne geçmeye çalışıyor çocuğu kollarından sıkıca tuttuğu için kendi de dengesini kaybediyor ve beraber yerde yuvarlanıyorlar, öğretmen çocuğun kendini kendini ısırmasına, başını yere vurmasına mani olmaya, sınıftaki diğer öğrencileri de korumaya çalışıyor ve oradan oraya savruluyorlar. Bu durumu biri kendine göre yorumlayarak çocuğu tuttu kollarını sıktı ve ona psikolojik şiddet uyguladı olarak yorumlayıp servis ederse ve bizler de buna inanırsak etik ilkesini kaybederiz.
Yıkıcı davranış problemi olan çocuklar için bu davranışları söndürme yöntemleri elbetteki var fakat her koşulda uygun çözüm yaratılamıyor. Eğer öğretmen o anda müdahale etmez aman çocuğun kolunu sıkıca tuttum, onu zor kullanarak başka bir alana yönlendirdim biri bunu görür de beni şiddet uygulamakla suçlar der geri durur ise o sınıftan bir diğer veli falanca öğrenci benim çocuğumun yüzünü ısırmış o sınıfta öğretmenler ne yapıyordu diye okula gelir. Bu durumunun konuşulması gereken bir kaç sebebi var her sınıfta en az dört öğrenci iki öğretmen bulunuyor. Siz öğretmensiniz bunun eğitimini aldınız diye savunma geliştirirseniz üzülerek cevap vermeliyim ki uygun olmayan koşullarda yıkıcı davranış problemi olan çocuklara yönelik her hangi bir eğitim verilmiyor. Yani öğretmenleriniz böyle bir konuda eğitim almadı. Yıkıcı davranış problemi olan çocuklar öfke nöbeti geçirdiklerinde öğretmenlerden bazen her ikisi o öğrenci ile ilgilenmek durumunda kalıyor. Yetersiz koşullar, yardımcı eleman eksikliği, öfke nöbeti geçiren çocukların sakinleşebilmeleri için uygun eğitim ortamlarının olmayışı( yumuşak zemin, sakinleştiren terapi ürünleri, olumlu davranış kazandırmaya yönelik ilgi çekici oyun ve eğitim materyalleri vb.) çok fazla soruna neden oluyor.
Bazen o kadar değişik ifadeler duyuyor ve okuyorum ki…
” Özel eğitim bölümünü bilerek seçtin, seçmeseydin, bu çocuklar vuracak da saç da çekecek ısıracak da sen de buna katlanacaksın. Diğer öğretmenlerden fazla para almanın sebebi bu. Beğenmiyorsan defol git. ”
” Sen öğretmensin bu bölümü okudun çocuğu sakinleştir, eğit işinin adı ne.”
” Benim çocuğum evet ısırıyor, vuruyor siz iki öğretmen dört öğrenciyi kollayamadınız, ben velisi olarak ne yapayım?Bu sizin suçunuz. Hesabını vereceksiniz. ”
”Nasıl öğretmensin hala çocuğum bir şey öğrenemedi. Okula başladığından beri davranış problemleri daha da kötüye gitti. Seni önce milli eğitime sonra valiye sonra da bakana şikayet edeceğim bu okulda barınamayacaksın. ”
Bu cümleler gerçekten çok sığ, özel eğitim öğretmenleri öfke nöbeti geçiren çocuklar için öfkenin altında yatan nedeni bulmayı dener, davranışı oluşturan koşulların önüne geçmeye çalışır, davranış anında uygun dönütlerde bulunarak olumsuz bir durum yaşanmasının önüne geçmeyi dener. Fakat bu öğretmenin her gün öğrencisi tarafından darpa maruz kalması, kendini feda etmesi gerektiğini göstermez. Öğretmenleriniz uygun olmayan davranışu söndürme ve yeni olumlu davranışlar kazandırmak için uzun uğraşlar verir fakat olmuyorsa diğer bilim dallarından faydalanmanız için sizi uygun kişilere yönlendirir.
Özel eğitimin diğer bazı dallarla bütün halinde hareket etmesi gerektiğini asla unutmayın. Bu konuda en büyük payın size düştüğü en az öğretmenleriniz kadar kendinizi geliştirmeniz, kaynaklara ulaşmanız, okumanız, çocuğunuzun en iyi gözlemcisi olmanız gerektiği tezi asla değişmez. Suçladığınız konu hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz? Çocuğunuza verilen eğitim, uygulanan yöntem hakkında bilgi almaya çalıştınız, kitaplar okudunuz mu? Verilen eğitimin kalitesini daha adını bile bilmediğiniz uygulamalı davranış analizi gibi temel bir özel eğitim ilkesini bile açıklayamıyor, evde çocuğunuza uygulayamıyorken kusura bakmayın öğretmenlerinizi değerlendirme hakkına sahip değilsiniz.
Okula gönderelim orada her şey düzelecek anlayışını artık bırakın. Özel eğitim bir bütündür aile, öğretmen ve ihtiyaç duyulan diğer birimler ortak plan yapar ortak hareket eder. Eğer çocuğunuzun aldığı eğitim hakkında bilgi sahibi değilseniz ve okulunuzdan, öğretmenlerinizden talep etmediyseniz bu çok büyük bir suç. İşler istediğiniz gibi gitmediğinde okula gelip hiç bir şey yolunda gitmiyor çocuğum bir şey öğrenemiyor deme hakkınız olduğunu düşünmeyin.
Bir diğer şey ise ilaç kullanımı hakkında. Her çocuğa ilaç kullanımı, özellikle küçük yaş grubuna ilaç kullanımı doğru bir davranış değil. Öğretmenlerinizin ve gittiğiniz doktorların görüşlerini dikkate alın lütfen. İlaç kullanmanız gerektiğine bir kaç doktor onay vermişse ve kullanıyorsanız lütfen uygun dozları uygun saatlerde verin.Bu sizin için önemsiz olabilir ama çocuğunuz için çok önemli onun dengesini bozuyor alıştığı düzeni sarsıyorsunuz. Hatta bazen başka velilerin ben şu ilacı kullandım çok memnunum dediği ilaçtan bir tablet alıp çocuğunuzda deniyor doktormuşçasına karar veriyorsunuz. Anne baba olmak size bu hakları vermez.
Aile olarak üzerinize düşeni yapın. Daha geçen hafta bu konuda sıkıntı yaşadık. İlaç kullanmasını doğru bulmadığımız bir öğrenciye aile çok hareketli baş edemiyoruz diyerek doktorunda önerisi ile ilaç başladı. Daha sonra pişmanlık duymuş , yersiz ilaç kullanımı hakkında yeni bilgiler edinmişler ve ilaçları bir anda kesmişler. Biz öğretmenleri lütfen bu gelişmelerden haberdar edin. Öğrencimiz ilacı bıraktığı bir hafta boyunca öfke nöbetleri geçirdi, daha önce hiç yapmadığı parmak uçlarını koparırcasına ısırma, kendine zarar verme davranışları sergiledi. Daha önce asla bu davranışları göstermeyen bir öğrencimizi bu şekilde görmek neler olduğunu anlamaya ve ona yardımcı olmaya çalışmak zor bir süreç oldu. Bizler aileyi arayıp bir haftadır bu şekilde gözlem yaptık acaba ilacınızda bir değişiklik mi oldu dediğimiz de evet hocam keşke hiç başlamasaydık ilacı bıraktık dediler. Biz aileyi bunlar insan olmaz, ne biçim anne baba, çocuğu ne hale getirdiler diye suçlamadık, antidepresan ilaçları kendi isteklerine göre başlatıp bırakıyorlar diye soluğu aile ve politikalar bakanlığında almadık. Velimizle uzun uzun konuşup çözüm odaklı çalıştık. Bazı ailelerin yanlış, düzensiz,kendi kafasına göre dozlama yapıp kullandığı ilaçlar nedeni ile yaşanan sorunlara öğretmenlerinizin verdiği doğru tepkiler gibi sizler de hatalı olduğunu düşündüğünüz uygulamalar için öğretmenlerinizle uygun şekilde konuşun. Seni mahvedeceğim çocuğumun psikolojisin bozdun deyip de yollara düşmeniz doğru mu gerçekten?
Bir şeylerin yanlış veya hatalı olduğunu düşünüyorsanız öncelikle öğretmenlerinizle enine boyuna ugun bir dil kullanarak tartışın. Size göre olması gerekeni ve öğretmeninizin neden böyle yaptığını anlamadığınızı açık açık konuşun eğer hala ortada bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız o zaman diğer kanalları deneyin. İnanın çözüme ulaşmak daha kolay olur.
Öğretmenler sizin her olumsuzluk olarak gördüğünüz durumda sorgulanabilir, eleştirilebilir, hakaretler ededilebilir insanlar değil. Özel eğitim velisi olmanız özel haklarınız olduğu anlamına gelmez. Siz çocuklarınızın hakları için ne kadar hassassanız öğretmenleriniz de o kadar hassas bir şekilde eğitim öğretimi gerçekleştirir. Tehdit, aşağılama, şiddet uygulayarak öğretmeni sindirme davranışları ve bu düşünceleri aklınızdan geçirmek size de çocuğunuza da hiç bir şey kazandırmaz. Öğretmeninin karşısında durma yanında ol ve beraber mutlu bir çocuk yetiştirmek için uygun çözümler ara.
Az önce otizmli öğrencimizden somuttaki 2 öğretmen ve bir yardımcı personel olarak hepimiz ciddi şiddet gördük. Velisi de sınıfa gelip “refleks göstermemelisiniz, bu işin şeyi(?) bu” dedi. Ortalık sakinleştiğinde özel eğitim öğretmeni olarak böyle durumlar karşısında benim hakkım ne diye araştırmak üzere interneti açtığımda bu yazınızla karşılaştım. Halkıma dair bir şey bulamadım. Şu an çaresizliğime ağlıyorum.