Anneler günü yaklaşırken yetişkin otizmli çocukların bazı davranışlarının nedeni açıklayan ve annelerinin onların bu durumunu en iyi anlayan kişiler olmasını ifade ettikleri metinleri sizlerle paylaşıyoruz. Bu metinler bazı kitaplar, röportajlar ve sohbetlerden alınarak kısaltılmış ve düzenlenmiştir. Her çocuğun aynı davranışı benzer nedenlerden yapmış olabileceğini düşünmeyin lütfen çünkü otizm çok geniş bir sprektum. Otizmli bir çocuğun annesi olmak size kendinizi süper kahraman gücüne,sabrına ve enerjisine sahip hissettiriyor mu bilemeyiz? Fakat çocuklarınızın ifadelerini dinlemek ve okumak bize öyle olduğunuzu hissettirdi. Her zor koşulda yorulsa bile çözüm yolu arayan ve alternatifler üretebilen siz annelerimizi bir nebze anlayabilmek için…
Market alışverişindeyken yanımdan geçen kadının söylediği soya kelimesi çok ilgimi çekti. Kendi kendime ritmik bir şekilde soya soya soya diye söylenmeye başladım. Ritimler hızlandıkça sesim de yükselmeye başladı. Annem bana dönüp sessizce daha yavaş dedi. Onu duymamış gibi yaptım çünkü ritmik bir şekilde soya demeye ara verirsem bu beni mutsuz eder. Sadece soya sözcüğünün söylenişini sevdim, soyanın ne olduğunu bilmiyordum. Bunu daha önce pipi kelimesini duyduğumda da yapmıştım. Bazı kelimelerin söylenişlerini çok sevdiğim için tekrar etmek hoşuma gidiyor, ayıp yada kötü bir söz olduğunu ve söylememem gerektiğini anlamam zor oluyor. Bu kelimelerden vazgeçmek beni sinirli yapıyor. Arkadaşlarımdan bazıları zaman zaman bana bu sözcükleri hatırlatarak gülüyorlar. Öğretmenim annemi okula çağırıyor. Annem lütfen artık normal davranmaya çalış ve kötü şeyler söylemeyi bırak diyerek beni uyarıyor. Normal davranmak sevmediğim şeyler arasında işte bu nedenle annem yanında sevdiğim etkinliklerden oluşan bir liste taşıyor. Eğer o gün normal davranışlar sergilemeyi başardıysam sorun çıkmıyor, kötü şeyler söylemeye devam ettiysem listeden çok sevdiğim bir etkinliği iptal ediyor. Bu beni öfkelendiriyor.
Sabah uyandım ve uyandığım gibi ağlamaya başladım çünkü uyandığımda ruh halim ve bedenimdeki tuhaflıktan memnun değildim. Kendime hakim olamadım odadaki perdeyi, kağıtları, kitapları kısacası yırtabileceğim tüm nesneleri yırttım çünkü alerjik reaksiyon gösteren vücudumun verdiği huzursuzluğa dayanamıyordum. Kendime geldiğimde annemin bana adımla seslendiğini ve bu sesin çok uzaktan geldiğini hatırlıyorum. Annem adımı söyleyerek benimle iletişim kurmaya çalışıyordu benim tek yaptığım ise durmadan ağlamak oldu. Sonunda sakinleştiğimde annemin de benimle ağladığını fark ettim.
Okuldan eve gelirken servisin kapısı tam açılmadı ve ben inemeyeceğimi düşündüm. Kalp atışlarım hızlandı, ellerim terledi. Yüksek fonksiyonlu otizm tanısı alan benim için böyle anlık durumlar tetikleyici olabiliyor. Artan stresimin istemsiz sonucunda elimi ısırıyorum. Defalarca defalarca ısırıyorum. Annem servis görevlisine kapıyı yeniden açmasını söylüyor kapı yarıya kadar açılıyor ama ben servisten inemiyorum olduğum yerde kalıyorum. Annem adımla beni çağırıyor haydi eve gidelim, arabadan in diyor. Ben o an tıpkı diğer olumsuz anlarda olduğu gibi dehşet verici bir korkuya kapılıyorum. Bana söylenilenleri gerçekleştirmem ve kendimi sakinleştirmem uzun sürüyor. Annem böyle anlarda sabırla beni bekliyor.
Hastane ortamını sevmiyorum. Yanıp sönen ve insanların isimlerinin yazılı olduğu sıra ışıkları, park yerindeki araç sahiplerine yapılan anonslar, dezenfektan kokuları, kalabalık içinde onca insanın arasında beklemek çok ama çok gergin olmama neden oluyor. Özellikle böyle anlarda kendimi rahatlatmak için çıkardığım iiiiiii, eeeeeee gibi seslere dönüp bana dokunan, sevmeye çalışan yada sus diye kızan insanlar öfkelenmeme neden oluyor.
Annemin insanlara yaptığı açıklamaları duyuyorum ve çok yakınıma gelen yaşlı teyzeyi elimle itikleyerek yere düşürüyorum, bağırımaya devam ediyorum. Herkes bize bakıyor, annem özür diliyor, elimden tutup sürükleyerek beni daha sakin bir koridora götürüyor, rahatlıyorum. Engelli ve yaşlı çocuklar için öncelik sırasındaki sıramı bile bekleyemiyorum. Annem görevlilerle konuşarak bu sorunu benim için çözmeyi deniyor.
Oyun parkına çok sık gidemiyoruz ama havalar çok güzel olduğunda parklara gitmek iyidir. Benim için oyun parkına gitmek tehlikeli çünkü parkta koşan çocuklar veya kaydıraktan kaymaya çalışan çocuklar bana dokunabilir. Dokunulmaktan hoşlanmıyorum. Biri vücuduma dokunduğunda bu beni rahtsız ediyor. Annemin tabiri ile biri etimi koparırmış gibi acıyla ağlıyorum oysa sadece geçerken çarpmış yada hafifçe tensel temasta bulunmuş olabilirler.
Bu benim için kabul edilebilir değil, sarılmak, el ele tutuşmak, kucağa alınmak gibi şeylere farklı tepkiler veriyorum çünkü bu davranışlar beni iyi hissettirmiyor. Annem bu durumun farkında salıncakta sallanmaktan çok hoşlanıyorum ve o salıncağın arkasına geçerek beni sallıyor. Annemle sallanmayı seviyorum